Yaptığımız geçmiş yaşam şifasında, önce
danışanım çatıları uzun ve sivri evleri olan şatonun da olduğu bir yerde gördü
kendi. 30’lu yaşlarındaydı, fakir bir hayat sürüyordu. Bir de karısı vardı.
Sonrasında bulunduğu yerde bir kargaşa çıkıyordu ve evler yanmaya başlıyordu.
Danışanım tek başına kaçıyor, bulduğu bir ata binip gidiyordu.
Bir diğer yaşamında bu kez kendini asker
olarak gördü. Kendi bağlı askerlerle beraber tuzağa düşürülüyorlardı ve
askerlerin hepsi ölüyordu. Cepheden döndükten sonra üst rütbelilerin buluştuğu
bir yemekte pusuya düşürülüyor ve vurularak ölüyordu.
Geçmiş yaşam yolculuklarımız bitip, Yüksek
Benlik ile buluştuğumuzda bu yaşamları
‘iç sesini dinleyip, doğru olduğunu hissettiği şeyleri yapması için’
deneyimlediğini öğrendik.
Kimi zaman emir komuta zincirinde ya da
toplumdan aldığımız değer yargılarıyla kendi yaşamlarımızı yaşayamıyoruz. Durum
böyle olunca da bunalıyor, çığlık atarak olay yerinden uzaklaşmaya çalışıyoruz
ve kendi yaşamımızdan, kendimizden uzaklaşamayacağımızı anladığımızda da
hapisteymiş gibi hissediyoruz. Oysa mutluluk bir nefes kadar yakın bize.
İçimizi dinlediğimizde, adımlarımızı kalbimizle attığımızda ruhumuz ferahlıyor
ve olmamız gereken hale yani özgürlüğe geri dönmüş oluyoruz.
Işık ve sevgiyle kalın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder