20 Aralık 2013 Cuma

Işık Hanım'ın Geçmiş Yaşam Terapisi Deneyimi


Merhaba,
Çok sevgili danışanım Işık Hanım'ın benimle paylaştığı mektubunu aynen aktarıyorum. Minik bir hatırlatma kişi şifalanmaya ne kadar hazırsa, bu çalışma o kadar derin, hızlı ve etkili sonuç veriyor :) Danışman sadece iletken kablo görevi görüyor :)
Işık ve sevgiyle kalın…

Merhaba Damla Hanım,

Geçmişi şifa landırma çalışmamızdan sonra, o kadar  güzel deneyimler yaşadım ki,  bir kaç tanesini sizinle paylaşmak istedim.
Geçmiş yaşamımda asker olduğum ve arkadaşımın ellerimde öldüğünü görmüştüm. Daha sonra bana gönderdiğiniz çalışmayı
iki kez daha dinledim. (zaman olsa daha fazla dinleyecektim) Anladım ki; geçmişte arkadaşımı kurtaramamak ben de korkunç
bir suçluluk duygusu oluşturmuş. Bu suçluluk duygusuyla da ben, benden istensin veya istenmesin herkesin yardımına koşar
olmuşum. Maddi ve manevi bu beni çok yormuş ve ruhumu çok hırpalamış.  Aslında arkadaşımın ölümünden ben sorumlu değilim,
savaş zamanında bombalama esnasında ellerimde ölen arkadaşımın içinde yarattığı üzüntüden ve kederden kurtuldum.
Bu benim için çok güzel bir gelişmeydi, eskiden tabiri caizse bir asker gibi :) her olayda bir çözüm noktası bulmayı kendime
ilke edinmiştim.
Daha çalışmamız bittiğinde, ilk olarak bunu fark ettim. Bağcılar da olan işyerimden izin almıştım, çalışma bitip benim Kadıköy e inmem
saat 14.00 buldu. Karnım açtı ve yaşadığım deneyim benim için ilkti, biraz şaşkındım. İçimden bir ses bu saatten sonra Eminönü ve oradan da Bağcılar a ulaşma saatimin 16.30 bulacağını fısıldadı. Kadıköy Saray Muhallebicisine girdim :) bir çorba söyledim kendime ve
düşüncelerim daha netleşti. İşverenimi arayıp, özür dileyerek o günlük izin istedim.
Motorla karşıya geçerken inanın kendi kendime bu ben miyim dedim. Ne yapar eder, taksi tutar yine giderdim. Fakat gitmemeyi tercih ettim. O günden beridir daha bir relaks çalışıyorum. Sorumluluklarımı biliyorum tabi ki, fakat her bir olayı kendime görev saymıyorum.

Bir hafta sonra şirketimize 2011 de bir ceza kesildiğini ve o tarihten bu yana kadar gecikme faizi ile birlikte, aracın değerini kadar büyük bir meblağa ulaştığını tesadüf eseri öğrendik. Nakil vasıtaları vergi dairesine ödemeyi yapacaktık, fakat şirket avukatı ödeme makbuzu üzerine bir ibare yazdırmamızı rica etti. Giden bir arkadaşımız maalesef makbuzun üzerine bu ibareyi yazdırmayı başaramadı.
Benden rica ettiler, siz gidip bir derdimizi anlatsanız diye; Sabah 09.00 şirket aracıyla Ümraniye Nakil Vasıtaları V.Dairesin deydik. Hakikaten memurlar nuh diyor, peygamber demiyor. Şefleri, müdür yardımcıları, müdürleri saat 11.30 a kadar beş yetkili kişi ile görüşme yaptım. Sonunda oturdum avukata olmayacağına dair bilgi vermek için tlf.açtım.  Telefon meşguldü kapatıp bana dönüş yapmalarını beklemeye başladım. O arada içimden bir ses dua et dedi. Başladım Allah ım ne olur yardım et, şu işimi hayırla bitireyim diye dua etmeye başladım. Avukatımız bana dönüş yapıp, tamam ne yapalım o şekilde ödeyin, dedi. Tabi ben kalktım bayağı bir
uzamış olan vezne kuyruğuna girdim. Birkaç dakika geçmişti ki; ilk görüştüğüm yetkililerden bir yanımdan geçiyor, göz göze geldik.
Bana hala siz burada mısınız? diye sordu. Evrakları elimden aldı, nasıl bir ibarenin yazılmasını istediğimi sordu. O kadar uzun bir ödeme sırasını beklememek bir taraftan,  vergi mahkemesinin istediği ibarenin makbuza yazdırmanın mutluluğu bir taraftan, çok mutlu bir şekilde teşekkür ederek çıktım vergi dairesinden.
Geldim beni bekleyen şirket aracına bindim, fakat nasıl bir aksilik akü enerjisi sıfır. Aracı kullanan şoförümüz sizi beklerken dörtlüler
hep açıktı Yıldız Hanım diye açıklama yapıyor. Cadde üzerindeyiz indik araçtan, ben yine sonsuz kudret sahibi Allah tan Meleklerini
bana yardıma göndersin diye duaya başladım. İnanın iki dakika sonra, yoldan geçen bir akünüz mü bitti? ben de transfer kablosu var
bekleyin geliyorum dedi. Araç geldi rengi inanılmaz parlament mavisi bir renk:) trafiği beş dakika felç ettik, enerji transferi yapıldı.
En fazla 10 dakika içinde yolumuzdaydık. Tabi ki sonsuz şükürlerle....
Bir de Damla Hanım, sizinle yaptığımız çalışmadan üç gün sonra bağımsız denetçilik sınavım vardı. Daha önce başarısız olduğum bir sınavdı. İçim çok rahat girdim o sınava, sanki sonuç belliymiş gibi. 09.12.2013 de açıklandı, yine şükürler olsun ki bu sefer başarmıştım.
Hayatım çok güzel ve her olay çok güzel sonuçlanıyor. Kitabınızı bu gün aldım. İnşallah Allah bana deneyimleriniz ve bilginizden daha da faydalanma imkanı verir.
Bu süreçteki deneyimlerimi paylaştım ki, herkese ışık olsun.
Sevgiyle kalın.

4 Aralık 2013 Çarşamba

Başmelek Cofiel ve Charmielle'in mesajı

Merhaba biz geldik
Sana bizi buluşturduğun için teşekkür ederiz
Her güzellik bir şans, her şans bir güzellik
Önemli olan bu güzellikleri, sahip olduklarını fark etmek
O zaman ne kadar şanslı, özel ve güzel olduğunu fark edeceksin
Yalnız olmadığını tüm evrenin önünde eğildiğini
Senin sınavlarını kolaylaştırmak için sana cevaplar verdiğini göreceksin
Zorluk gibi görünen her adım her olay
Aslında senin sınavını hızlandırmak kolaylaştırmak için birer ipucu birer şans
Bunun farkına var
Hayatı tiye al
Hayat giderek hafifleyecek ve kanatların çıkacak
Dağların doruğuna ulaşmak için ellerini ayaklarını parçalamak zorunda olmadığını anlayacaksın
Kanatlanıp uçacaksın
“Aslında bu kadar kolaymış” diyeceksin doruğa ulaştığında
Gülümse her şeye ve herkese
Ve hayatı tiye al
Güzellik dediğin şey senin için bir karşılaştırma
Bizim için ise her şey bunu fark ettiğinde çirkin ve güzelin olmadığını her şeyin ne kadar da güzel olduğunu anlayacaksın ve bize biraz daha yaklaşacaksın
Kar tanesine yağmura ya da güneşe çirkin diyebilir misin onları karşılaştırabilir misin
Kuruyan bir yaprağın altın sarısı rengi de daldaki yaprağın zümrüt yeşili kadar güzel
Güzellikleri anla fark et ve onları onurlandır
En çok da kendini
Kendinin ne kadar güzel ve özel olduğunu anlama vakti şimdi
Senin içinin yansıması ise dünya
Dünyadaki tüm güzellikler seni yansıtıyor öyleyse
Şimdi sadece gülümse gülümse

15 Kasım 2013 Cuma

Dolores Cannon - Melekler


Dolores Cannon'ın meleklerle ilgili konuşması. Özetlemek gerekirse; hepimiz dünyaya birer koruyucu melekle geliyoruz. Koruyucu meleklerimiz bizim onlardan yardım istememizi bekliyorlar çünkü müdahale edemiyorlar ve bunu yaptığımızda sevinç ve mutlulukla bize destek oluyorlar. O yaşamın karmaşıklığına bağlı olarak bazen kişinin birden fazla koruyucu meleği olabiliyor. 
Bazen de hayatımızda büyük değişiklikler yaptığımızda koruyucu meleğimiz değişebiliyor. 
Melekler, mesajcılardır ve yeryüzündeki dengeyi sağlamakla görevlidirler. Bazen koruyucu melekler ışığa geçmiş olan sevdiklerimizden. 
Melekler Tanrı'nın bir başka parçasıdır ve belli görevleri vardır, tıpkı bilmediğimiz pek çok farklı enerji varlığı gibi.

5 Kasım 2013 Salı

Karanlık üstünüze geliyorsa, dönüşümün vakti gelmiş demektir


"Zorlayıcı" bir dönemden geçiyoruz, Merkür retrosu, güneş tutulmasıyla voltran'ı oluşturdu, berrak suyun en dibinde birikmiş tortular yukarı çıkıp duruyorlar. İşte böyle durumlarda dışarıdan üstümüze üstümüze gelenler (bozuk cihazlar, iletişim kopuklukları, kaçındığımız kişiler ve konular) ya da içeriden tüm benliğimizi kaplayanlar (korkular, umutsuzluklar, ben yapamam, ben değersizim gibi kalıp cümleler) daha belirginleşip, yoğunlaşıyorlar. Haliyle bu durum titreşimimizi aşağı çekiyor ve çok kolay olan adımlar bile zormuş gibi görünüyor. İllüzyonun yönetimini kaptırıyoruz içimizdeki karanlık tarafa/Bay Böbür'e/egoya.
Peki böyle durumlarda ne yapmalıyız? Nasıl eskisi gibi ışık ve sevgi dolu olabiliriz?
Öncelikle hatırlayın "her kriz aslında bir fırsattır"…
Karşınıza çıkan sizce zorluk, engel gibi olumsuz şekilde tanımlanan her durum, düşünce, kişi, olay aslında sizi ışık ve sevgiye, kaynağa bir adım daha yaklaştırmak için var. Aslında hepsi sizden umudun kesilmediğinin habercisi :) Hepsi içimizdeki ışığı çıkarmak için yeni bir şans. 
İkinci olarak illüzyondan bir süreliğine çıkın. Sanki denizin derinliklerinde yüzüyorsunuz da derin bir nefesle denizin üstüne çıkar gibi, derin bir nefesle dünyanızın dışına çıkın. Hatırlayın siz insan değilsiniz, insan kostümündeki ruhlarsınız ve çok özelsiniz. Allah'ın, yaratanın, evrenin (sizin için uygun kelime hangisi ise) biriciğisiniz ve dünya sadece bir oyun. Farklı bileşenlerle yaratılan bileşkeleri görebilmek için oynanan oyunlardan ibaret. Derin bir oh çekin ve fark edin her şey olması gerektiği gibi ve hayatı o kadar ciddiye almanıza gerek yok. Özünüzü fark edin ve onu dikkate alın. Saf sevgi olduğunuzu ve yaratım gücünüzü fark edin, buna sahip çıkın.
Artık korkular ve engellerle yüzleşmeye, onların gerçek yüzlerini görmeye hazırsınız. Onlar dönüştürmeyi çok çok önceden seçtiğiniz konular/karmalar. Hatırlayın hepimiz dünyaya farklı konularda deneyimler kazanmaya ve yaşam dersleri almaya geliyoruz, dünyaya gelmeden hemen önce bu konuları ve senaryoları biz seçiyoruz. Dolayısıyla korku/rahatsızlık/zorluk gibi görünenler aslında bizlerin dönüştürmeye niyet ettiği, hatta bu konuda sözleşme yaptığı durumlar. 
Bu bilgiler ve hatırlatmalar doğrultusunda şimdi "tü kaka" dediklerimizin derinine inip kendimizle, kendi egomuzla ya da Bay Böbür ile yüzleşme vakti.
Bunu nasıl yapabiliriz? 
Kendimize %100 dürüst olmayı seçerek, bunu gerçekten isteyip, buna niyet ederek. İstediğiniz sizin için en rahat olan meditasyon ya da ışık çalışmasını gerçekleştirerek. İsterseniz sizin için hayırlı olan şifacıyla isterseniz yüksek benliğinizin, rehber ve meleklerinizin yardımıyla.
Her halükarda sizinle paylaştığım minik çalışma güzel bir adım olabilir. Hayırlı şifaların gerçekleşmesi dileğiyle.
https://soundcloud.com/kimimila/korkuveinan-kal-plar-al-mas

29 Ekim 2013 Salı

Başmelek Uriel ve Çözümler



Ben Başmelek Uriel
Işığın elçisi
Işığın bekçisi
Bire ve bütüne sorunların olmadığını
Sadece zihnin ve yüreğin gözünden bakmanın farkını
Hatırlatmaya geldim
Sorunlar zihnin yavrularıdır
Çözümler de yüreğin
Çözümler ışık ve sevgi
Sorunlar endişe ve korkulardır

Sorunun kendisine değil kaynağına bakın
Sağlık rahatsızlıklarında olduğu gibi
Sorunun yaratıldığı illuzyondan çıkarın kendinizi
Uzaktan bakın
O adımın, sözün, cümlenin arkasındaki gerçeği görün
Hangi korkunuz yarattı bunları farkedin
Fark edince çözümü bulacaksınız

Sevgisizlikten oluşan olay, küsmek, gitmek, uzaklaşmakla değil sarılmak paylaşmak, şefkatle...
Parasızlık bereketsizlik
Tutmak biriktirmek endişe duymakla değil
Bırakmak avuç açmak ve istemekle çözülür
İçinizdeki potansiyelleri keşfedip adımlar atarak parayı ve bereketi çekebileceğinizi fark edeceksiniz

Dünyadaki sorunlar da içinizdeki sorunların yansıması
Dünyayı değiştirmeniz gerekmiyor
Çünkü o insanlığın çoğunda olan sorunları, korkuları yansıtıyor
Dolayısıyla pek çok insanın kendini değiştirmeye ihtiyacı var
Bu nedenle hepsi değişene kadar bunlar devam edecek
Yapabileceğiniz yegane şey kendinizi değiştirmek için adım atmak
Olaydaki rahatsızlıklarınızı bulup bunlara çözüm aramak
İşte o zaman sevgi güneş gibi doğacak
Bu nedenle benim rengim güneşin renkleri
Beni çağırdığınızda sırtınızda ve başınızın üstünde enerjimi hissedersiniz
Bunun sebebi dimağnızı kendi ışığımla uyumlamamdır

Başmelek Uriel ile nasıl çalışabiliriz?
Işığa doğru gelerek
Gerçekten ışık ve sevgi dolu adımlar atmayı dileyerek
Sorunlarınızla ilgili çözümler için önce o enerjiden arının vakumlama, deniz tuzu banyosu, yüzerek ya da meditasyonla yapın
Arındıktan sonra %100 ışıkta ve sevgide olduğunuzu hissedin ve beni çağırın
“sevgili Başmelek Uriel lütfen zihnimin gözüyle değil yüreğimin gözüyle bu olayı tekrar görmeme izin ver” deyin
Bu kez yüreğinizden akan sımsıcak ışıkla
Güneşin renklerinden oluşan ışıkla o olayı izleyin bir film gibi
Kendinizi, sözlerinizi, karşınızdaki kişiyi durumu
O zaman her şey yerli yerine oturacak
Kendinizin atmanız gereken adımı
Karşıdaki kişinin olaydan çıkarması gereken sonucu göreceksiniz
O zaman bir güneş gibi doğacaksınız karanlığa
Işık gibi doğacaksınız dünyaya
Ben Başmelek Uriel her şekilde ve her anda sizinleyim

24 Ekim 2013 Perşembe

Ya kalbim kırılırsa?


Bugün rehberime sordum, kalbim kırılırsa ve kalbimin kırılmasında rol oynayan kişiye doğru bir adım atmam gerekirse ne yapmalıyım diye...
Daha gözlerimi kapatıp, derin nefesler almama başlamama o güzel ses ve enerji beliriverdi.
Dimdik ayakta dur, hatırla dik ayakta durmak demek kaskatı kesilmek, sana gelenlere kuvvetlice çarpmak ya da sana gelenlere karşı bükülmeden durmaya çalışmak değil. Ağaçları düşün, dallarının ve gövdelerinin nasıl da şekil aldığını, o güçlü duruşlarındaki esnekliği... Onlar gibi olmalısın sen de, canını yakan olay ve kişilere karşı öyle durabilmelisin. Unutma düşük enerjiler yalnızca sen enerjini düşük tutarsan seni bu kadar etkilerler, yoksa gelip geçerler, gelip giderler.
Peki ama dedim, ağaçların gövdelerine isimlerini kazayanlar, bıçakla şekil çizenler. O zaman da mı acımaz canı ağaçların?
Gülümsedi rehberim, acısa bile onlar sadece yaşam amaçlarına odaklanmışlardır, sadece yüksekteki yapraklarına. Dünyaya nefes aldırmaktır onların amacı ve amaçlarına odaklarından bıçak izleri canlarını o kadar yakmaz, aksine bu izin onlara yaşattıkları ve onun sayesinde onlara katılanlar için teşekkür eder, amaçlarını gerçekleştirmeye devam ederler. Senin ve hepinizin amacı sevgiyi vermek, sevgiyi almak, herşeyde ve herkeste sevgiyi bulmak, sadece buna odaklan, o zaman canın o kadar acımayacak...

5 Ekim 2013 Cumartesi

İçimizdeki Kelebek ve Eksik Bölüm :)

Sonunda kozadan çıktı kitabım :) Dilerim ışık ve sevgiye vesile olur. Kitabımda olması gereken ve aslında en önemli bölümlerden biri atlanmış, sanırım nazarlık olmuş :) Bölümü aşağıda bulabilirsiniz.


Size, kendime, evrene, 1’e teşekkür...
Sınavlarım devam ediyorsa hala; daha keşfedeceklerim var demektir.
Beni şaşırtan sürprizler çıkıyorsa karşıma; içimdeki evren tahminimden daha derindir.
Hayatımda var olan, gelip geçen, yeni gelen tüm ruhlar aslında sonsuzluğumun habercisidir.
Korkularımla yarattığım senaryolarda “kötü insanı” oynamayı kabul ettiğiniz, ihtiyaç duyduğumda “yuvanın” sıcaklığını hissettiren varlığınız, farklı tatlardaki anları ve duyguları hatırlamamı sağladığınız, daha da önemlisi “mucizelerim” olduğunuz için her birinize teşekkür ederim.
Hepimiz içimizin birer yansıması olan dünyalarda yaşıyoruz, kimi zaman kesişiyor, kimi zaman teğet geçiyor birbirini dünyalarımız. Ortak paydalarda buluştuğumuzda ihtiyaçlarımız belirliyor birbirimize taktığımız adları, yakıştırdığımız unvanları. İşte bu nedenle birinin kahramanı olurken, bir diğerinin kötü kalpli cadısı olabiliyoruz. Oysa sadece birbirimizin içindekileri yansıtıyoruz. İçimdeki aydınlığı ve karanlığı yansıttığınız, karanlığımı ışıkla buluşturmamı sağladığınız için teşekkür ederim. Kendi şahsıma münhasır dünyamda, kozadan çıkıp kelebeğe dönüşme yolculuğumda en büyük adımları atmamı sağlayanlar ilk anda kalbimi kırdıklarını düşündüklerim oldular. Ancak kendi yarattığım korkularımdan arındıkça her birinin bana yol gösteren ruhlar olduğunu fark ettim. Bu nedenle sizden ricam birazdan okumaya başlayacağınız sayfalarda yer alan kahramanların sadece “bilinç gücümden” yaratılmış illüzyonlar olduğunu hatırlamanız...
Işık ve sevgiyle,
Damla Selin Batu

22 Eylül 2013 Pazar

Başmelek Sandalfon'un mesajı ve Dilek Ağacı Meditasyonu



Merhaba ben başmelek Sandalfon
Ruhun gerçekleştirebilme gücünü sembolleştiren melek benim
Sizin içinizdeki yaratıcı sizsiniz
Ve ben bunu gösteriyorum size
Dünya ile kaynak arasındaki ince uzun bir köprüyüm ben
Sizinle sizin aranızdaki
Dünyadaki siz kaynaktaki gerçek siz arasındaki ince uzun köprü
Size yaratabildiğinizi hatırlatan meleğim ben
Duaların dileklerin meleği
Ta ki kendi içinizdeki yaratıcı güce inana dek sizin yanınızdayım
Dualarınızı dileklerinizi dinliyorum
Ve bunu yine size iletiyorum aslında o güzel yaratana iletiyorum
Peki ya siz siz kendi dualarınızı dileklerinizi dinliyor musunuz?
Onlar ne kadar size ait ne kadar başkalarına?
Gerçekten ne istiyorum, neyi ne için istiyorum? Bu soruyu soruyor musunuz kendinize?
Bazı dilekleriniz size ait değiller sadece öyle gördüğünüz, öyle duyduğunuz için istiyorsunuz onları, bunlara gülüp geçiyorum.
Sadece gülümsüyorum.
Bazıları ise gerçekten kalbinizden içinizdeki yüzde yüz sevgiden kopan dilekler ve dualar onları sevgiyle ışığımla sarıp sarmalıyorum ve kaynağa ve kaynaktaki size ulaştırıyorum.
Onları yaratabilmeniz için hepimiz seferber oluyoruz rehberleriniz, melekleriniz ve bizler.
O zaman siz önüne bir engel koymazsanız tüm bu dilekler teker teker en doğru zamanda gerçekleşiyor.
Kimi tam sizin düşündüğünüz zamanda kimi ise hiç beklemediğiniz bir anda.
Hayat sürprizlerle doludur. Sizin gibi. Siz de sürprizlerle dolusunuz.
Hiç olmayacak ben asla yapamam dediğiniz şeyleri bir anda kolaylıkla yapabiliyorsunuz çünkü siz sürprizin ve mucizenin ta kendisisiniz.
Dualarınıza ve dileklerinize dikkat edin. Bunların kaynağını bulun. Korku olmasın sevgi olsun. İnsan olmasın ruh olsun kaynağı. O zaman göreceksiniz her bir dileğiniz ve her bir duanız teker teker gerçekleşmiş. Dua ve dileklerinizi bırakmayı unutmayın tıpkı dilek fenerleri gibi. Onları içinizden  kopan ışık ve sevgiyle doldurup gökyüzüne bırakın ve inanın bir gün size hediyelerle geri dönecekler.
Bazı spesifik dilekler ve dualar var bazen de hayırlısı neyse o olsun diyoruz hangisi doğru?
Doğru diye bir şey var mı, ikilemi bırak ve birliğe bak zaten bir olduğunu hissettiğinde yaratabildiğini gördüğünde ve kendini o güzel akışa bıraktığında dua ve dilekler olmayacak sadece akış olacak.
Gelen her sınavın aslında senin duan sonucu geldiğini gelen her mükafatın aslında ruhunun ihtiyacı olduğunu farkedeceksin böylece tüm dua ve dileklerin gerçekleşmiş olacak.
Secret tekniği doğru mu?
Secret yaratımdır kendi gerçekliğini yaratmaktır eğer %100 kaynaktaki merkezle bir olursan kaynaktaki kendinle bir olursan herşeyi olmasını istediğin gibi gerçekleştirebilirsin. Dilek ve dualarının kökenine dikkat et.  Hırslar egolar arzular olmasın kaynakları sevgi ışık ve umut olsun birlik olsun. O zaman önünde hiçbir şey duramaz, sen bile duramazsın.
Sandalfon ile nasıl çalışabiliriz? Dilek ağacı meditasyonu
Mum yakmak içindeki ışığı sembolize etmek, yazmak, hayal kurmak, resim kurmak bir şekilde minyatürünü sembolünü yaratmak beni daha yakına çeker. Ve kendi kaynağınla, özünle buluşmak.
Dilek ağacı meditasyonu
Her iki avucunu aç, dileklerini minik filizler halinde iki avucunda besle, sevgiyle ışıkla besle büyüyeceklerini bilerek. Her nefeste besle onu, senin bana döneceğini biliyorum, katlanarak bana döneceğini ışıl ışıl bana akıcağını biliyorum seni özlemle sevgiyle ışıkla birlikle büyütüyorum ve seni kaynağa gönderiyorum bir an önce gerçekleşebilmen en hayırlı şekilde bana dönebilmen için. Her nefeste o ağacı büyüt o senin dilek ağacın. Onu süsle yılbaşı süsleriyle, meyvelerle, taşlarla, paralarla ya da kumaş parçalarıyla. Dilek ağacının da bir sembol olduğunu hatırla onlar gökyüzüne ulaştırıyor dileklerini. Büyüt ağacını ta ki o dalla ışığa ulaşsın oraya vardığında onun emin ellerde olduğunu fark et. En hayırlı zamanda geleceğini hisset ve onu bırak. O güzel ağaç senin büyüsün rüzgara karşı duysun ve zamanı geldiğinde o tohumlarını sana göndersin.



9 Eylül 2013 Pazartesi

Grian'ın Bahçıvan'ından


Dönüşüm
Soğuk ve yağmurlu bir gecede, bahçıvana sıklıkla akıl danışan, güzel fikirleri olan genç bir adam kulübeye geldi.
Ziyaretini bekliyor olmasına rağmen, adam kapıyı açtığında eliyle içeri davet etti bahçıvan. Islak paltosunu çıkarmasına yardım etti ve ateşin yanına oturmaya çağırdı.

Ellerini biraz ısıttıktan sonra genç adam sordu:
"Dostum, kalbimde derin bir huzursuzluk hissediyorum. Delikanlılığımı geride bırakıp bir erkek gibi düşünmeye başladığımdan beri etrafımdaki dünyyaı gözlemliyorum. İnsanoğlu ve doğayla ilgili harika şeyler öğrendim. Ama her seferinde, ruhumu parçalayacak ve beni üzecek başka şeyler de öğrendim. Gördüm ki dünyada adaletsizlik ve şefkatsizlik var. Hasta ve fakirlerin gözlerinde umutsuzluğu gördüm. Hırsın pençelerini insanların kalplerine geçirdiğini ve nefretin kardeşler arasında mantık ve adalet üzerine sis perdesi gibi indiğini gördüm. Ve bunları her görüşümde kafası karışmış kalbim neden bu kadar çok mutsuzluk var diye feryat ediyor ve ruhum gökyüzüne haykırıyor isyanla. Ve sanırım herkes neşe ve uyum içinde yaşayabilsin diye bu dünyayı değiştirmek istiyorum. Ama, bir adam bu kadar üzüntü ve yıkıma karşı tek başına ne yapabilir ki?"
Genç adam yüzünü ellerinin arasına saklayarak sessizliğe gömüldü.
"Dünyayı değiştirebilirsin" dedi bahçıvan yumuşak bir ses tonuyla.
"Sadece bir adam dünyayı nasıl değiştirebilir ki?" diye sordu genç adam.
"Kendini değiştirerek" oldu bahçıvanın cevabı.
"Anlamıyorum. Sadece bir adam değişirse insanlık nasıl değişebilir ki?"
"Her bir insan, görüntüsü kozmosun derinliklerine coşkuyla yayılan tüm insan ırkıdır," dedi bahçıvan yanmakta olan ateşe bakarak. "Bir insanoğlu kendini ne zaman Işık okyanusunun derinliklerine bıraksa, tüm insanlar onun iyiliğinin ışıltısına kapılırlar."
"Hala anlayamıyorum,"dedi çocuk safça.
"Anlamak zorunda değilsin. Kuşlar uçma mekanizmasını anlamazlar, ama uçarlar. Uçmak onlar için insanların Aşka kavuşması kadar doğaldır."
Yanmakta olan odunlar, bahçıvanın son sözleriyle şiddetli bir şekilde çatırdadı. İki adam da şöminedeki danseden alevlerin gölgesine kapılarak bir an sessizliğe gömüldüler.
Genç adam önce bahçıvana, sonra şüpheli gözlerle tekrar alevlere baktı. Başını çevirerek bahçıvana bir kere daha baktı ve sonunda kararını verdi.
"Peki kendimi değiştirmek için ne yapmalıyım?"
"Uğraşma," diye cevapladı bahçıvan gülümseyerek.
Çocuğun yüzüne bir şaşkınlık ifadesi yerleşti ve tek bir kelime bile edemedi.
"Denemezsen elde edemezsin" diye devam etti bahçıvan.
"Kendi içindeki değişimi istemelisin ve dönüşümün gerçekleşebilmesi için açık olmalısın. Ama eğer tahrik edersen, seni yaralı ve incinmiş olarak bırakacak bir çatışma başlar kalbinde. Sadece kalbini aç ve Hayatın doğru olacağına karar verdiği bir anda dönüşümün gerçekleşmesine izin ver.
"Bir kuşa nasıl uçması gerektiği öğretilmez. Bir balığa kimse nasıl yüzmesi gerektiğini açıklamaz. Sadece bir gün kendilerini suya ve denize atarlar ve kalanı doğaları halleder.
"Sevmek bir insanın doğasında vardır. Okyanus kadar büyük bir sevgi, herşeyi kapsayan bir sevgi. İnsan kendini cömertçe Hayatın dalgalarına bırakmalıdır. Kalanını kendi doğası halleder.
Ruhundaki dönüşümü sağlayacak olan Aşktır, ve onunla dünyanın dönüşümü başlar."
Düşüncelere boğulmuş olan bahçıvan alçak bir sesle sözlerini bitirdi:
"Bir insan Aşkı bulduğunda, tüm dünya onun ihtişamıyla irkilir."