Dünya dualite (ikilik) üzerine
kuruludur. Artık klişeleşmiş olan bu kavramı biraz açarsak eğer, dünyada tek
bir kavram dışında tüm kavramların zıt kutbunun bulunduğunu fark ederiz; gece
ve gündüz, ay ve güneş, acı ve tatlı gibi bu liste uzar gider. Hiç şüphesiz
dünyadaki en ilgi çekici dualite kadın ve erkek enerjisidir. Peki Dünya’da
dualite neden vardır? Çünkü kavramlar ancak ziti varken deneyimlenebilir,
aydınlık olmadan karanlık, karanlık olmadan aydınlık var olamaz ya da var olsa
bile tanımlanamaz. Bu kurala uymayan tek kavram ise sevgidir. Çünkü sevgi ilahi
boyutta vardır ve kaynağı da dünyanın ötesinde ilahi boyuttur. İşte bu nedenle
sevginin zıttı yoktur ve Dünya’da var olan her şeyin kaynağı ve özü sevgidir.
Dualitenin her iki ucu devamlı olarak birbiriyle alışveriş halindedir tıpkı Yin
Yang’te olduğu gibi her karanlığın içinde bir parça aydınlık, her aydınlığın
içinde de bir parça karanlık vardır. Tıpkı Dünya’da bedenlenmiş her ruhun
içinde bir parça eril, bir parça da dişil enerji olması gerektiği gibi. Bu
enerjilerin yoğunluğuna bağlı olarak cinsiyetler ve ikili ilişkilerde
üstlenilen roller ortaya çıkar.
İkili ilişkilerde dengenin olabilmesi
için öncelikle alma&verme enerjilerinin dengeli olması gerekir. Bir başka
deyişle ilişkideki her iki taraf da eşit miktarda almalı ve eşit miktarda
vermelidir. Bu noktada denge sağlanmazsa zamanla taraflardan bir tarafı bitkin
düşer, diğer tarafı ise ilişkide tam olarak var olamadığını hissetmeye başlar.
Alma&verme dengesinin yanı sıra bir diğer önemli denge de kadın rolünü
üstlenen kişinin dişil enerjiyle, erkek rolünü üstlenen kişinin ise eril
enerjiyle ilişkide var olması ile gerçekleşir. En ilkel toplumları gözünüzün
önüne getirin; kadın evin yönetimini yapar, sevginin, şefkatin, anaçlığın
sembolüdür, yaratır. Erkek ise evin içindeki hayatın devam edebilmesi için evin
ihtiyaçlarını dışarıda karşılar, evi korur ve kollar. Dolayısıyla kadın evin
ihtiyaçlarını karşılamaya başlayıp, adam da evin yönetimini üstlenirse enerji
dengesi bozulacağından yine ilişkide zorlanmalar oluşur. Bu noktada ilişkinizi
bir de bu iki denge açısından gözden geçirmenizi öneririm. İlişkide ne kadar
kadın, ne kadar erkeksiniz ya da ilişkide ne kadar alıcı, ne kadar vericisiniz?
İkili ilişkiler konusunu spiritual
açıdan inceleyebileceğimiz daha pek çok nokta var, onları da diğer yazılara
bırakalım. Bu yazıyı da yine bir Evrensel Karmik Dizim (EKD) deneyimi ile
noktalıyorum. Bu mektup eşiyle uzun zamandır iletişim kuramadıklarını ve hep
bir şeylerin eksik olduğunu hissettiğini söyleyen ve bu konuda dizim açtıran
bir danışanıma ait. Yaptığımız EKD sırasında fark ettik ki danışanım aslında
geçmişte kalan bir konuya saplanıp kalmış ve hep onun etkisinde olarak
ilişkisinde var oluyor, tartışma sırasında hep bu konudaki hisleri ortaya
çıkıyor. Yine dizim sırasında annesiyle olan ilişkisinin de eşiyle olan
ilişkisini etkilediği, annesine sanki anne kendiymiş gibi davrandığı ortaya
çıktı. Her iki durumu da şifalandırarak EKD’yi tamamladık.
“Açıkçası aramızdaki duvar gerçekten kalktı. Dizim sırasında siz
"Anda kalmama engel olan" dediniz ya işte bu vurucu noktaydı. Zira
geçen hafta aynı bunu düşündüm. Anda kalmama engel olan, geçmişe gittiğim tek
konu buydu ve şükürler olsun ki şifalandı. Dizim sonrasında annemle arkadaş
olmamam gerektiğini, onun annem olduğunu hatırlamam gerektiğini söylemiştiniz. Dün
annem bana kendisiyle ilgili birşey sordu ben de ona “Artık ben soracağım sen
cevaplayacaksın anneciğim, çocuk olan benim” dedim. Bunu söylemek bile çok iyi
geldi.
Ayrıca bugün eşimle ilişkim konusunda da adım attım. Ona bir hediye
alıp, paketlettim. Ona hediye olarak “Her zaman oğluna alırsın zaten” dediği
bir şeyi aldım hem de bu sefer sadece ona aldım. Çok mutlu oldu. Zannedersem taşlar
yerine oturdu. Tekrar teşekkürler! İyi ki varsın meleğim.”
Bir sonraki yazıda buluşuncaya
dek ışık ve sevgiyle kalın...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder