17 Temmuz 2015 Cuma

Hiç’in Öyküsü


Bayramlar sanırım insanlara şükretmeyi, paylaşmayı ve bir arada olmanın güçlü enerjisini hatırlatmak için varlar... Şükrettiğimiz, sevgiyi paylaştığımız ve sevgiyle bir arada olduğumuz bir bayram olsun.
Bu sabah erkenden kalktım ve meditasyon yapıp şükür duamı ederken anneannemin anlattığı hiç masalını hatırladım. Belki de selam gönderdi bana yuvadan...
Diyarlardan birinde bir hükümdar varmış, hükümdarın da üç kızı.
Bir gün kızlarına sormuş beni ne kadar seviyorsunuz diye.
En büyük kızı babacığım sizi altınlar, elmaslar ve tüm değerli taşların değerinden de fazla seviyorum demiş. Hükümdar bu cevap karşısında çok mutlu olmuş.
Ortanca kız babacığım sizi güller, sümbüller, tüm çiçeklerin güzelliğinden de fazla seviyorum diye yanıtlamış. Hükümdarın gururu okşanmış.
Küçük kız ise babacığım sizi hiç kadar seviyorum demiş.
Bu cevap karşısında aniden sinirlenmiş ve “beni hiç kadar seven bir kızım olamaz beni derhal bu sarayı terk et” demiş.
Kız perişan bir halde sarayı ve o diyarı terk edip yollara düşmüş.  Bambaşka bir diyara gelmiş ve bu diyarın şehzadesi ile tanışıp evlenmiş.
Yıllar geçmiş bir gün babasının hükümdarlığının bir savaşta mağlup olduğu hükümdarın destek için başka hükümdarlığı ziyaret ettiği haberini almış.
Bir süre sonra da babası kızın yaşadığı diyara gelmiş.
Kızın kocası, kızın babası adına bir yemek düzenlemiş. Kız mutfağa kesin talimat vermiş yemeklerin hiç birinde tuz olmayacak diye ve davete katılmamış.
Uzun yoldan gelen hükümdar hayli açmış. Sofradaki binbir çeşit yemek onu iyice acıktırmış ve iştahlar çatalına sarılmış. Ancak hangi yemeğe doğru çatalını salla büyük bir hayal kırıklığı yaşamış. Çünkü hepsi tuzsuz, hepsi tatsızmış. En sonunda dayanamamış ve şehzadeye sormuş yemeklerinizin görüntüsü çok güzel ama tatlarında bir gariplik var nedendir diye. Şehzade perdenin ardından onları izleyen eşine dönmüş. Kız hafif bir gülümseme ve gözlerindeki buruk bir özlemle içeri girmiş. Tuzun bir adı da hiçtir babacığım ve öyle değerlidir ki her şeye tadını tuzunu verendir, işte ben sizi yemeklerdeki tuz kadar seviyorum, elmaslar ya da çiçeklerle kıyaslandığında değersizmiş gibi görünen tuz kadar.
Hükümdar kızına özlemle ve mahcupça sarılmış. Ve masalın sonunda herkes mutlu mesut yaşamış.
Hayatımızdaki dualite bizim ışığı ve sevgiyi çok daha net fark etmemize vesile oluyor. Tuz şekeri, şeker tuzu görünür kılıyor. Varlık hiçliği, hiçlik yokluğu...
Yüce Yaradan’ın bize bahşettiği ve bahşetmediği her şey ve hiçbir şey için şükürler olsun.
Hayatımıza tuzlu ve tatlı tadını katanlara şükran dolu bir şeker bayramı olsun.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder