22 Temmuz 2015 Çarşamba

Birlik Bilinci Mesajı - 3 Temmuz 2015


Birleştikçe 1’leşiyorsun. Karanlık ve aydınlıkla, korku ve sevgiyle, kabulle, herkes ve herşeyle birleştikçe, bire dönüşebilirsin sadece. Aksi halde bir sadece senin kendi dünyanla bir olmandan ibaret kalır dünyevi şeyleri yaratabilir bilgi alabilir ve paylaşabilirsin ama sadece bir top gibi dönersin. Oysa dünya döndükçe yol alır, mesafe kat eder. Bunun için Dünya ile evren ile uzay ile boşluk ile dengede olman onları hissedip onlarla var olman gerekir. Söyle ne istiyorsun? Sihirlerle dolu bir yaşam mı yoksa mucizelerin farkına varmak mı? Gün gelecek öyle şükredeceksin ki bir bakmışsın şükürler normal olmuş, mucizeler sıradan artık mucizelere daha sevinmeyeceksin çünkü nefesin ve nefsin mucize olduğunu bilecek sadece O’na 1’e yöneleceksin. Katıksız, konsantre 1’e.
Tüm kıyafetler, sahneler, zevkler fazlalık gibi gelecek, kalbindeki sevgi sana her şeyi verecek. Kuru bir ekmek saf sevgiyle besleyecek bir yudum su şifa getirecek. Zihnin, beynin, ruhun, bedenin “Ya Allah” diyecek.
Önce korkacaklar senden, çünkü gerçekler hep korkutur. Sonra sende karşılıksız olan saf enerjiyi deneyimleyecekler. Karşılıksız olan neden karşılıksızdır bilir misin? Çünkü onun gözü kördür öyle bir 1 olmuştur ki almak/vermek sadece olmak olmuş, tıpkı nefes alıp verdiğinin farkına varmadan yaşaman gibi. Bir şeyin üstüne düşüyorsan eğer o şeyin enerjisi düşer. İşte bu nedenle rahipler mandalaları bozar, siler. Sadece olmak ise bahsolunan, normalleşir, dinginleşir her şey. Dizginler hafifletilince at dört nala gider. Sen şimdi dizginlerini sıkıyor, kontrol bende diyorsun ya işte o zaman kendini hapsediyorsun sınırlılığa.
Sınır dediğin şey Allah’ın “ol” demesine engel olur.
Dileklerin duyulmaz gerçekleşse de umduğun gibi olmaz. Çünkü muhteviyatındaki sevgi saflığını bırakmış senin korku kaynaklı amaçlarınla yıkanmış.

İşte o nedenle önce sınırları, kontrollerini kaybetmeli insan, yüksekten bırakmalı kendini ki Allah kavrayabilsin bedenini. Sonra gökyüzündeki hiçlikle harmanlanmalı mavilere karışıp kendine bir ton almalı, bırakmalı. Soymak, soyunmak çıplaklıktan yokluğa döndükçe 1 olmak. Kulakları sözleri değil evrenin titreşimini duymalı. Gözleri olanı değil 1’i görmeli. Dudakları sadece O’nu tezahür etmek için dökmeli kelimelerini. Elleri dokunabildiği için değil sevgi ve şükran için dokunmalı. Ve yüreği hedeflerine değil aşka tutsak olmalı. İzlemeli, dinlemeli, hissetmeli, keşfetmeli kendini, evrenini. Yaratmalı, yaşatmalı, var etmeli, onu yaratan, onu yaşatan, onu var eden Yaran’ı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder