Sevgili Başmelek Uriel ile bugün üzerine
Türkiye yukarıdan bakıldığında
nerede?
Kalpte, o birleşim noktası. Coğrafi olarak
kıtaları birbirine bağlıyor, sosyolojik olarak dinleri, dilleri, renkleri.
Dualiteyi yansıtıyor, dünyadaki en önemli özelliği. İşte bu nedenle hem korkuyu
hem de sevgiyi bu derecede içinde barındırıyor.
Hem çok tembelsiniz, hem de bir o kadar
çalışkan. Çiftçilere bak, köylülere bak... Yoktan var edenlere bak.
Hem paylaşımcısınız hem de bencil. Bir lokma
ekmeğini paylaşana bak, milyarları olup da görmezden gelene bak. Hem erilsiniz
hem de dişil. Nene Hatun’a bak, Atatürk’e bak.
Dualite’nin her iki ucu da bu topraklarda
güçlenmeye çok elverişli. İşte bu nedenle ayırmacılık, ayrımcılık ve ayrılık
kolaylıkla gerçekleşebiliyor. İşte bu nedenle dünyanın hiçbir yerinde
görülmemiş, beklenmedik birleşmeler olabiliyor. Ve siz farkında olan ruhlar
burayı işte bu nedenle seçtiniz. Kiminiz kaçıp gitmek istiyor ya şimdi bu
karmadan kaçıştan ertelemeden başka bir şey değil. Kiminiz de mızıkçı çocuklar
gibi ama o yaptı, onun suçu deyip duruyor nefes almadan konuşursan eğer kendi
sözlerinde boğulursun. İşte bu nedenle konuşmadan önce nefes almak gerek. Nefes
demek Nefs demek. Nefs ise senin Nefisin. Senin en güzel yanın, senin seçimin,
senin sevgin, senin yükseğin. Nefsinle buluştuğunda, onu sevginle yönettiğinde
Dünya’dayken bile Kaynak’la bir olabiliyorsun.
Peki bu dönemi nasıl
yorumluyorsunuz?
Biz
yukarıdan gülümsüyoruz. Denize ilk defa girecek bir çocuk nasıl kıvranır nasıl
mızıkçılık yaparsa bazılarınız aynen böyle görünüyor bize ve onları minik bir
tebessümle izleyen veliler gibi gülümsüyoruz sadece. Ruhunuz biliyor sadece
deneyim için Dünya’da olduğunuzu. Ve deneyimlerin rengi, iyisi kötüsü, güzeli
çirkini yoktur. Tüm deneyimler eşit derecede değerlidir ve Bir’liğin farklı ve
eşit derecedeki parçalarının yansımasıdır.
Eskiden, ben çocukken annemler bir
ritüel gibi giderdi, sanki sıradan ve rahattı o zaman seçime gitmek. Şimdiyse
giderek daha gergin, daha ayrılıkçı oluyor gibime geliyor. Bunun sebebi ne?
Bir
olduğunuzu unutuyorsunuz. Dualiteyi olduğu gibi kabul etmeniz gerektiğini
unutuyorsun. Ortalardan, dengeden çıkıyor kendinizi uca, köşeye götürüyorsunuz.
Bir tahterevalli düşün. Tahterevalli hep en yüksekte olmayı hedefler iki
tarafta ama sürekli yüksekte kalmak da sürekli alçak da durmaktır imkansızdır
aslında. Öte yandan denge bulundu mu iki tarafta hep yüksekte olur hem de
dipten ve ağırlıktan kurtulur. Her “öbürü” dediğinizde kendinizi aşağı
çekiyorsunuz. Her reddedişte kuzguni siyahı kabul ediyorsunuz. Karanlık
enerjinizi yutar, siyahın güneşi çekmesi gibi. Aydınlık tüm renklerin
harmonisinden oluşur ve hafifletir sizi. Siz kendinizi uca çektikçe diğer uçta
güçleniyor aslında. Ortaya gelin iki ucun da olabileceğini kabul edin, iki uca
da sevgi gönderin ve ortada olmayı, ılımlı olmayı seçin.
İyi ama bir grup ılımlı olduğumuzdan
başımıza bu geldi diyor...
Üç
maymun da ılımlı duruyor. Görerek, duyarak, konuşarak ılımlı olun. Şimdiye
kadar olmayanı, yapılmayanı başarın, gerçekten sevgiyle bakın. İçinizden
söverek, değiştirmeye çalışarak ya da ben bilirim doğrusu bu diye büyüklük
taslayarak değil.
Bazıları olacaklardan korkuyor
Korkunca
korkunuz büyür, büyür ve gerçek olur. Siz bu kadar güçlü yaratıcılarsınız, hep
korktuğum başıma geldi diyorsunuz bir kez hayalim başıma geldi deseniz ya.
Hayal edin sonra da gerçek edin. Barışı, huzuru, BİR olmayı hayal edin. Hepiniz
Yaradan’ın çocuklarısınız. Ve çocuklar gerçekten isterlerse hayallerine sahip
olurlar.
Ne yapmamızı öneriyorsun?
Dönüşmeye
devam edin. Gerçekten sevdikleriniz, gerçekten desteklemeye layık bulduklarınız
neler? Bu anlamda atabileceğiniz adımlar neler? Tahteravalli hangi hamlenizle
dengeye daha çok yaklaşır? Bunları düşünün ve korkunun sizi yönetmesine izin
vermeyen. Saf sevginin ışığında ilerleyin. Bunların hepsi sizin görmeniz,
duymanız, konuşmanız için. Fark etmeniz, dönüşmeniz, adım atmanız için. Sevgiyle,
özgürleşmeniz, özgürlükle BİR’leşmeniz için. Hatırlayın inişler ve çıkışlar
vardır, sıkışmalar ve rahatlamalar. Sıkışıp, sıkıntılar yaşadıkça, rahatlamalar
yakınlaşır.
Peki ya şu fanatizme ne
diyeceksiniz? İlk defa sanki futbol şampiyonluğu kutlanıyor gibi...
Aşırı
uçlar fanatizmi doğurur. Sorgusuz, sualsiz en bilinçsiz kimliğinizi açığa
çıkarır. İD yönetimi devralır, ruh ve gönül gözü kapanır zihin ve göz açlığı
başlar. Bundan uyanmak bir sınavdır. Buna gözlemleyip, sabırla sevgiden şaşmamak
da bir başka sınav. Eğer ayrımcılık, sınıfçılık ve beğenmediğin tarafı ortadan
kaldırma stratejisi başarılı olsaydı, kabul görseydi Hitler şu anda tekâmül
etmişti, oysa ruhu halen tecrit altında. Sen de kendin için bunu mu istiyorsun?
İyi de karşı çıkmayıp öylece duralım
mı? Haklarımızı savunmayalım mı?
Eğer
haklarına sahip çıkarsan onları kullanırsan savunmana gerek kalmaz ki. Sana
sunulan hakların ne kadarının farkındasın? Ne kadarını kullanıyorsun? Konuşma,
soru sorma hakkın var. İnceleme, gözleme, denetleme hakkın var. Seçme hakkın
var. BİR’leşme hakkın var. Önce onları kullan. Haklarının farkına var onları kabul
et. İki ucun farkına var onları kabul et. Ardından da kendine denge yarat.
Ortayı bul, anlaşmacı, uzlaşmacı, şefkatli yanını açığa çıkar. Hatırla bir şeyi
zehirli yapan miktardır ve her şeyin aşırısı fazladır.
Anlamaya çalışıyorum seni. Son
olarak söylemek istediğin bir şey var mı?
Umutla
ve sevgiyle bakın. Her şeyin Allah’tan olduğunu hatırlayın. Her şey bütünün
hayrına. Maddi dünyadaki illüzyonlara çok kaptırmayın kendinizi. Manevi
dünyadaki Sevgiden koşulsuzluktan alırsanız gücünüzü yaşadıklarınız
titreşiminizi düşürmez. Akışta kalıp teslim olursanız eğer korkuya vermezsiniz
enerjinizi. Odağınız BİR olursa eğer ayıramazlar, uca çekemezler sizi. Sizi siz yapan biricik olan parçalarınız,
sevginiz. Korkularınız ise sizi maskelerin ardına iter ve özünüzü kendinizden
bile gizler. Korkuya yenik düşmeyin, değirmenlerle savaşmak yerine kendi
içinizi aydınlatıp, karanlık ve aydınlık taraflarınızı dengeleyin. Her iki
tarafı da görün kabul edin ve ışığı seçin. Karanlıkla savaşmayın, yüreğinizdeki
özünüz yani güneşiniz doğduğunda karanlıklar da aydınlanır elbet.
Işıkla
kalın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder