10 Aralık 2012 Pazartesi

Matruşka Bebekleri


Tıpkı matruşka gibi hayat...
Önce en büyük bebeği görüyorsunuz, ekonomik sıkıntılar, diplomalar, kıyafet, araba, ev, iş gibi yeni alışlar, bir gruba ait olmak, doğum ve ölüm, hastalıklar, ilişkilerdeki çaklantılar, yanlış anlaşılmalar, yalanlar, aldatmacalar, aldatılmacalar.
Sonra bu bebeği daha yakından incelemeye başlıyorsunuz, detaylarını, desenlerini fark ediyorsunuz, farklı kulvarlarda yaşayıp aynı kapıya çıkan anları, olayları, duyguları keşfediyorsunuz ve sonra o bebeğin tam ortadan ikiye ayrılabildiğini görüyorsunuz ve biraz merak, biraz korku, biraz da cesaretle o bebeği açıyorsunuz.
Açtığınızda bambaşka bir bebekle karşılaşıyorsunuz, diğeri kadar büyük değil ama biraz daha tok, biraz daha sağlım, biraz daha dolgun.
Bazı hisler beliriyor o anda, ismini koymaya çalışıyor birşeyler buluyorsunuz, başarısızlık, katlanamama, güçsüzlük, diğerlerinin hataları, kendi yaptıklarınız....
Hisler adlanınca o bebeğin de son olmadığını onun da ortadan ikiye ayrıldığını keşfediyorsunuz. Açıp açmamak arasında kalıyor bazen açıyor bazen onun ortadan ikiye ayrılabilecek olduğu gerçeğini göz ardı ediyorsunuz.
Bebeği açanlar yeni bir bebekle karşılaşıyorlar, daha duygusal, hissettiklerinizi kendinize itiraf ederken canınızı daha çok yakan şeyler, korkular, anlar, anılar, belki de travmalar. Bu keşif sizde kıvılcımlar oluşturuyor açmak hem acı veriyor hem de rahatlatıyor bebekleri açıp bir sonraki bebeğe geçerken bir yandan bu sonuncu olsun diyorsunuz diğer yandan da daha bitmemiştir bakalım sırada ne var diye soruyorsunuz.
Bir bebek, bir bebek daha derken, tüm anlarınız, aklınızdan geçen her düşünce ve bedeninizde, kalbinizde oluşan her his, her duygu daha derin anlamlar kazanıyor. Açtığınız her bebek ruhsal dönüşüm yolculuğunda daha da ileriye gitmenizi sağlıyor. Bazen her bebekte aynı konu karşınıza çıkıyor gibi hissediyorsunuz ama vardığını nokta bir öncekinden çok daha derin çok daha anlamlı oluyor.
Bazen deşmek yerine kabule geçmenin onu kabul etmenin daha önemli olduğunu fark ediyorsunuz, çünkü kabul ettiğiniz o değil kendiniz oluyorsunuz, sadece ruh-zihin-bedenden değil duygular ve hislerden de oluştuğunuzu hatırlıyorsunuz. Kendinize dokundukça, nelerin üstesinden geldiğinizi keşfettikçe kendinizi daha çok seviyorsunuz. Kendi kendine tam ve bütün olabilmeyi, onun yarattığı o olgun eğlence hissini yaşıyorsunuz. Son matruşka bebeğine gidene kadar bu güzel ruhsal dönüşüm yolculuğuna devam etmeye karar veriyor ve dönüşüyorsunuz, büyüyor, genişliyorsunuz.
Ruhsal dönüşüm yolculuğunda kimi zaman ruhsal rehberler, kimi zaman melekler, kimi zaman hayatınızdaki rehberler ve kendi iç sesiniz size doğru yolu bulmanız için ışık gönderiyor, yalnız olmadığınızı, her şeyin iyi, güzel, doğru ve olması gerektiği gibi olduğunu hatırlatıyor. Ve sizler kendi özünüzle, içinizdeki o kutsal, ilahi saf sevgi ve ışıkla buluşuyor, onunla bir oluyorsunuz.
Matruşka bebeğine dokunurken elinizi geri çekmeye çalışsanız da içinizden bir ses o bebeğin size aslında tam da ihtiyacınız olan şeyi vereceğini söylüyor; öz benliğinizi, en başından beri olduğunuz kendinizi...
www.kimimila.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder