16 Nisan 2014 Çarşamba

Başmelek Metatron - Zaman ve sonuç üzerine


Merhaba,
Beni hep başmelek Metatron zamanın meleği diye tanıttınız oysa ben zamanın değil sürecin başmeleğiyim.
Zaman sizin yarattığınız illüzyonlardan biri sadece. Kimine göre güzel anları kaydetmek, kimine göre ne kadar kaldığını ya da ne kadar geçtiğini hesaplamak için üretilmiş. Şimdi söyleyin bana anda kalmak varken geçmişteki güzel anları yad etmek neden? yoksa yeni güzel günler yaratamamak mı sizi korkutan? Peki bir olaya, bir duruma ne kadar kaldığını bir olaydan ya da bir durumdan ne kadar geçtiğini neden merak ediyorsunuz? Kıyaslama yapmak için mi ya da kendinizi yarışa ya da illüzyonlardan oluşmuş oyuna daha fazla dahil etmek için mi?Saat dokuz diye bir şey yok, canınızın yemek yemek istediği bir an var. Saat altı diye birşey yok güne başlamak istediğiniz bir an var. Saatlerle kısıtladınız kendinizi, zamanı daha iyi yönetmek diye de havalı bir ad buldunuz kendinize. Saatlere böldünüz zamanı, izin verdiniz ki kendi yarattığınız bu sayılar yönetsin hayatınızı. Çünkü sonuca odaklandınız hatta ve hatta sonuçla kısıtlandırdınız yaşamı sanki bir son varmış gibi…
Dostlarım açıkça söylüyorum size ben zamanın değil sürecin meleğiyim, varacağınız durağın değil yolculuğun meleğiyim.
Şimdi benimle anda kalın, o anı hissedin geçen saniyeleri, hayatınızın ne kadarını yaşadığınızı ya da ne kadar zamanınız kaldığını değil.
Geçen zaman, yapamadıklarınız ya da kaybettiklerinizle, geçecek zaman ise artık çok geç olduğu ile engeller adım atmanızı.
Sadece ana, sadece sürece odaklandığınızda ise her an kendi içinde özel ve güzeldir, o an tamamen yaptığınız şeye odaklanırsınız hem de size ne getireceğini sizden ne götürdüğünü düşünmeden. Çünkü düşünmeden kalbinizle ruhunuzla hayat verirsiniz ona.
Sonsuzsunuz. Zamansızsınız. Anlısınız. 
Düşündüğünüz sonuçlara gelince, onlar da illüzyondan ibaret çünkü zamansızlıkta sonuç da yok. Attığınız her adım, seçtiğiniz her yol sonucu değiştirir. Sizin için tanımladığınız sonuç çok geçmişte kalsa bile. Sonucun ötesindedir seçimlerinizin etkisi. Seçimleriniz sonucu değil sonsuzluğu etkiler. Çünkü sonuç başlangıçtır aslında, elde ettiğinizi düşündüğünüz şeyi kaybetmenizin başlangıcı ya da yitirdiğinizi dönüştürmenin başlangıcı olabilir. Sonlu düşünüp kısıtlamayın kendinizi, limitlerinizi ve sahip olabileceklerinizi. Sonsuz basamaklı bir merdivende 10. basamağı hedefleyip bu basamağa geldiğinizde durmak niye?
Sürece odaklanın, dileklerinizi ve hedeflerinizi dile getirin, seçimlerinizi belirleyin ve sonrasında andan keyif alın, her anı fark ederek, o anda neyi seçtiğinizi bilerek değerlendirin. Anı geçiştirmeyin onu değerlendirin.
İşte o an gerçekten var OL'acaksınız, işte o an gerçeği yaratacaksınız.
Kaynaktan aldığınız ışık evreninizi aydınlatsın, kaynaktan aldığınız ışıkla evreni aydınlatın.


8 Nisan 2014 Salı

Dolores Cannon - Dönüşüm: Bilinci Seçmek


Dünya ve dünyadaki insanların daha yüksek bir boyuta geçiş yapacağı ile ilgili çalıştığımda bir konu beni düşündürüyordu: eski dünyada, geride kalanlar ve gelişip yeni dünyaya taşınanlar.
Daha önce kararlarımız ve düşüncelerimiz doğrultusunda oluşan dönüşüm ve paralel evrenlerdeki yaşamlarla ilgili hem konuştum hem de yazdım. Öne sürdüğüm teori şu her seferinde kişi karar alırken birden fazla seçim ve opsiyona sahip.Kişinin bunlardan birini ya da diğerini seçmesi gerekiyor ve bu duruma “kavşağa gelmek” diyorum.
Her aldığımız kararda yeni bir evren ya da boyut yaratılıyor, böylece seçmediğiniz diğer seçim de gerçeklik kazanıyor ve diğer “siz” de var oluyor. Diğer “bizler”den haberimiz olmasa da dönüşüm gerçekleşiyor. Bu yeni bizler şu anda odaklandığımız yaşamımız kadar gerçekler.
Karmayla yönetilen eski dünya ve bağlardan arınmış yeni dünya arasında seçim yapmak konusunda karar tamamen bize ait. Bir dünya bir yöne doğru diğeri de diğer yöne doğru gidiyor. Tek bir kişinin dahi daha yüksek bir bilinci seçmesi bu kişinin dönüşümüne izin veriyor ve tüm dünyayı daha iyi bir yer haline getiriyor.
Dönüşüme ilham olan enerji giderek güçleniyor. Fiziksel olarak bedenlerimizi etkiliyor. Frekansımız ve titreşimimiz yükseliyor. Tüm bunların kendi özgür irademizle seçtiğimiz dünyaya doğru çekilmemiz ve karar verdiklerimiz doğrultusunda olduğuna inanıyorum.
Dönüşümü seçmek bizim elimizde ve tüm dünyalar keşfedilmek için bizi bekliyor.

Baharın ilk mesajı Başmelek Ariel'den


Sevgililer merhaba,
Kıpır kıpır mı sizin de içiniz? Her türlü karanlığa, kırgınlığa rağmen kıpırtı mı var yüreğinizde, herşeye rağmen ve herşey sayesinde karşı koyamıyor musunuz içinizdeki bahar sevincine?
Dostlarım bahar başlangıç demektir yeniden uyanış, çiçekleniş. Yeniden uyanıyor yeniden doğuyorsunuz şu anda.
Hayatta sürekli var olan bir tohum döngüsü var aslında. toprağa ekiyoruz umutlarımızı, kim olmak istediğimizi, dileklerimizi ve sonra bekliyoruz kara toprağı umutla ve inançla suluyor suluyoruz. ve bir gün tohum uyanıyor, tomurcuklanıyor bazen tam düşündüğümüz zamanda bazen de hiç ummadığımız bir anda.
Ve sonra ne oluyor biliyor musunuz? Dünyanın en nadide en güzel çiçeği açıyor ve dünyanın diğer en nadide en güzel çiçeklerinin arasındaki yerini alıyor.
Ruhunuz hiç umudunu yitirmez neden biliyor musunuz? çünkü o tohumun daima çiçek vereceğini bilir, toprağa ektiğini bilir ve toprağın ona hizmet edeceğini. Umudunu yitiren korkularınız ve zihninizdir, o muhteşem tohumu ektiğini bile bile yeni de korkuları izlemeyi seçer zihin. Ruhunuzu dinleyin, bırakın o yönetsin hayatınızı çünkü er ya da geç toprağı suladığınız müddetçe o tohum çiçek verecek.
Işık ve sevgiyle...