19 Mart 2014 Çarşamba

Dolores Cannon - Uzaylılar: Atlantis, Mısır ve Kadim Dünya’daki Piramitler


Geçmiş yaşam regresyonlarında gösterildi ki, Atlantis’in yüksek bir medeniyetten tamamen bilinçsiz bir hale düşüşünün birden fazla nedeni var. Önceleri, Yaratıcı’nın planına uygun olarak uzaylılar Atlantislilerin gelişiminde destek oluyorlardı, ancak ne yazık ki Atlantisliler kendi teknolojilerinin gücü ve genetik mühendisliğinden adeta büyülendiler.
Atlantis iki hassas tektonik tabakanın arasında yer alıyordu, Atlantisli bilim insanları yeryüzünün derinliklerindeki enerjiyle ilgili deneyler yapmaya başladıklarında istemeden tüm kıtada şiddetli depremlere ve gelgitlere neden olan bir dengesizlik yarattılar. Bu durum hayatta kalan Atlantislilerin kıtayı terk etmelerine sebep oldu. Daha önce de yazdığım gibi o dönem yeryüzünü gözlemleyen uzaylıların müdahale yetkisi yoktu.
Atlantis kıtasının yokoluşuyla, bu felaketten kaçabilen Atlantisliler, Atlantik okyanusunun üzerinden bugün Mısır diye bildiğimiz alana geldiler. Getirdikleri teknoloji ile o bölgede bulunan ilkel yerlilerin üzerinde hakimiyet kurabildikleri yeni bir toplum yarattılar.
Seans sırasında daima yanımda bir soru listesi olur ve koşullar uygun olduğunda bu soruları sorarım. Bu sorulardan biri de piramitlerin uzaylılarla ilgisi olup olmadığı ile ilgilidir.
Defalarca kere beraber çalıştığım bir danışan olan Phil derin transtayken Mısır’daki piramitlerle ilgili olarak bu bilgiyi açığa çıkardı: “Bu yapılar havaya yükseltme konusundaki destekle inşa edildi bugün yeryüzünün farklı bölgelerinde benzer örnekler yer alıyor. Bu taşları hareket ettirme tamamen zihinsel enerji ile oldu. Bu çalışma yapılırken bu konuda eğitimli olan ve sayıları 5 ila 7 arasında değişen rahipler ile ileri düzeydeki bilim insanları vardı. Bu bilgi Atlantis’ten transfer edilmişti. Piramitler Atlantis’ten bir hediyeydi.”
Piramitlerin uzaylılarla bağlantılı olduğuna dair ilginç bilgiler başka bir danışanla yaptığım seansta da gelmeye devam etti. Buna göre Mısır’a yerleşen ve piramit inşaatlarını denetleyen üstün Atlantisli liderlerle iletişim halinde olan uzaylılar vardı.
Bu danışan uzaylıların disk şekilli gemilerindeki enerjiyi, kendi amaçları doğrultusunda zihin gücünü kullanarak uzaydaki farklı yerlere yönlendirebildiğini söyledi. Uzaylılar Mısır’daki yedi piramitin inşaatını astronomik bilgilere uyumlu olarak yönetti. Peki amaçları neydi? Bu konudaki araştırmalarım halen devam ediyor.
Tüm bu bilgiler Mısır gibi Dünya’nın farklı bölgelerindeki benzer yapıları açıklıyor. Maya mitolojisinde piramitler dünyaya bir gün tekrar gelecek olan yıldızlardaki tanrılarla bağlantılıdır, bir diğer deyişle onları uzaylı olarak adlandırabiliriz.
Atlantis’teki kaybolan piramitler ile Mısır ve diğer yerlerdeki piramit kalıntılarına bakarak bunların uzaylıların bilgi ve desteği ile inşaa edildiği söylenebilir. Onların amaçlarının ne olduğu ise halen keşfedilecek bir sır.

10 Mart 2014 Pazartesi

Annelikten öğrendiklerim belki de hatırladıklarım


Çok olmadı henüz 9 ay merak ve heyecanla bekledikten sonra iki buçuk ay önce onu gördüm dünya gözüyle…
O zamandan bu yana da o, bizim için kocaman onun için belki de küçücük olan dünyaya alışmaya çalışıyor ben de anneliğe.
Her gün yeni bir mucizeye tanıklık ediyor, bedensel ve zihinsel gelişimi belki de ilk defa bu kadar yakından keşfediyorum. Kendime göre çıkarımlarım, şükürlerim ve öğrendiklerim oluyor. Birkaçını sizinle de paylaşmak istedim.

- Aslında hepimiz birer bebeğiz ve bu dünya bir rüya. Yaradanımızın, o mükemmel kaynağın kucağında gözümüz kapalı dalıyoruz hayata. Gülüyoruz, ağlıyoruz, rüya ve kabuslar iç içe geçiyor zamanlılıkta. Ve Yaradan kucağında sımsıkı tutuyor bizleri. Belki uykudan uyandırmıyor vakti gelinceye değin ama sevgisiyle sarıp sarmalıyor sıkıca. Doğrudan müdahale edemese de uykumuza kaçmasın diye duaları, gülüşleri ve sevgisiyle hep bizimle.

-Zaman görecelidir, zaman illüzyonun kendisidir. Arkadaşımızlayken zaman bir anda geçiverirken, sıkıldığımız bir işle uğraşırken iki dakika bile ağır aksak eksilir yaşamımızdan. Şimdi günlerin, gecelerin içinde kayboluyorum. Onun gülüşü bir saniye alıkoyuyormuş beni hayattan gibi geliyor ama bir bakmışım bir gün daha bitiveriyor. Zaman ve saatler sanırım "geç kaldın işte" deyip kaş çatmak ya da "yetişemedim" deyip sızlanmak için yaratılan insan icatlarından.

-Kaynak sonsuz olsa bile insan bir endişe içinde. Her bir bebeğin beslenmesi için ona tahsis edilen sütü var oysa bebek her defasında aynı korkuyu yaşıyor o orada olmazsa, ya hiç süt kalmazsa. Tıpkı bizim özellikle bereket için yaptığımız gibi. Oysa bereketimiz bizi orada bekliyor ve Yaradan ile aramızdaki sevgi bağı arttıkça, süt gibi bereket de çoğalıyor, çoğalıyor…

-Bir de sabır var elbette, gelişeceğini, dönüşeceğini bilerek beklemek değil sabretmek. Hiç ummadığın bir anda farkına bile varmadan umduğun, hatta umup da unuttuğun o yerde, o şekilde buluyorsun kendini. Tıpkı önceki gün gülmeyi bilmeyen bebeğin ertesi sabah gülümseyerek uyanması gibi.

Işık ve sevgiyle..

6 Mart 2014 Perşembe

Dolores Cannon - Dönüşüm: Korku ve Karmayı Bırakmak


Aşağıdaki yazı sevgili hocam Dolores Cannon'ın blogundan alınmış ve tercüme edilmiştir.

Seminerlerimdeki insanlar bana hep bir sonraki boyuta yükselmeleri ve Yeni Dünya’ya geçebilmeleri için ne yapmaları gerektiğini soruyor. “Onlar”; dönüşümün gerçekleşmesi için iki konuda akışta kalmak ve bırakmak gerektiğini söylüyor.

Bu iki konudan biri korkuyu bırakmak. Korku bir illüzyondur, aynı zamanda bir insanın hissedebileceği en güçlü duygudur. Bırakılmadığı takdirde sizi dönüşümden alıkoyar.
Kendinizi düşünün. Gücünüzü kimseye bırakmayın. Kendi kararlarınızı kendiniz alın ve kendi doğrularınızı keşfedin. Korkunun yargıcınız olmasına izin vermeyin o zaman kendi kendinize düşünemezsiniz. Bu boyuttan diğer boyuta dönüşüm için korkusuz olmanız gerekir.

Bırakmanız gereken ikinci konu ise karma. Yeryüzünde yaşadığımız pek çok yaşamla karma topluyoruz. Çoğunlukla aynı kişiler aynı hataları tekrarlıyor. Bu Karma Döngüsü kavramını da açıklıyor.
Yaşamlarımızda hepimizin başına kötü şeyler geliyor. Bu yaşamın bir parçası. Fark ettim ki hepimiz bunlardan ders çıkarmak için bu kötü durum ve olayları deneyimliyoruz. Aslında zorlu bir deneyimden öğrendiğiniz bir tek şey bile onun gerçekleşme nedenidir. Dönüşüm; korku ve karmayı bırakma sürecidir ancak bu her zaman çok da kolay olmaz.

Seminerlerim sırasında, katılımcılara, karmayı bırakabilmelerini sağlayacak ve dönüşümlerine yardımcı olacak bir egzersiz veriyorum. Bunun için karmanızın oluştuğu kişi ile yüzyüze gelmeniz ya da konuşmanız gerekmiyor. 
Bu enkarnasyondan önce bu yaşamda neleri öğrenebileceğinize dair bir plan yapıyorsunuz. Ve yeryüzündeyken sizin yolculuğunuzda rol oynayacak ruhlarla kontratlar yapıyorsunuz. Dönüşüm, bu kontratlarla oluşan olumsuz karmik bağları bırakarak gerçekleştirilebilir.
Zorlu bir karma yaşadığınız kişiyi zihninizde canlandırın. Ona şöyle deyin “Denedik. Gerçekten denedik. Bu şekilde olmuyor. Şimdi bu kontratı iptal ediyorum. Seni affediyorum. Seni bırakıyorum. Senin gitmene izin veriyorum. Kendi yoluna sevgiyle git ve ben de kendi yoluma gideceğim.”

Bu anlattıklarımın hiçbiri kolay değil, ancak aslolan gelişmek ve dönüşümün güzelliğini fark etmek.
Dolores Cannon