13 Ağustos 2016 Cumartesi

QHHT Regresyon Deneyimi: Dilsiz Kuğu


Papatya seans için geldiğinde öncelikle çakralarını taramamız gerektiğini hissettiğim. Kalp ve boğaz çakralarında sanki birbirine bağlı duran düğümler vardı. Bana kendini bildiğinden beri çoğu zaman başkalarını kırmamak adına hissettiklerini, düşündüklerini içine attığını söyledi. Beraber çalışmamızı düşündüğü konuyu sonraya bırakıp, bunun için çalışmaya başladık.

Geçmiş yaşamlarında hem beni, hem de Papatya’yı en çok etkileyen kuğu olduğu yaşamıydı. Eskiden sürüsü ile beraber özgürce yaşarken, birileri onu yakalıyor, kanatlarının hareketini kısıtlayıp minicik bir gölete atıyorlardı. Etrafında bir sürü insan ona bakarken, o güzel kuğu tek başına yüzmek zorundaydı. İçindekileri haykırmak istiyor ama konuşamıyordu. Tıpkı şimdiki yaşamında olduğu gibi. Allah’ın izni ve meleklerin yardımıyla yaptığımız şifa çalışmasından sonra, Papatya’ya özel hazırladığımız olumlama cümlelerini de tekrar etmesinin etkili olabileceğini söyledim. Olumlama cümleleri ruhumuzla yaptığımız şifalanma terapilerinden sonra, zihnimizin de bu terapilere dahil olmasını kolaylaştırıyor. Ayrıca bu cümleleri sevgiyle her kurduğumuzda evrene de mesaj göndermiş oluyoruz J Çekim yasası devreye giriyor.


Sonraki günlerde Papatya sevinçle beni aradı; “Artık içimden gelenleri olduğu gibi söylüyorum, içime atmıyorum. Fark ettim ki korkularım yersizmiş. Sözlerim sevgiyle dönüyor bana. Ayrıca uzun zamandır konstipasyon sorunum vardı, o da şifalandı”. Aslında hastalık diye bir şey yok, sadece bedenimiz bize mesajlar vermek istiyor bunu da uyarıcılarla yapıyor. Dolayısıyla hastalıktan çok bu uyarıcıların ne demek istediğine odaklandığımızda ve mesajı aldığımızda uyarılar kendiliğinden yok oluyor. İçine atmak ve içindekileri tutmak ile konstipasyon nasıl de birbirine benziyor değil mi?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder